28 Ocak 2016 Perşembe

Mazoşist düşler



 

                   “Sallanan sandalyemde oturup, kendim için ördüğüm battaniyemle dizimi de örtmüş torun seviyorum.. Balkonu geniş bir ev, zemin katta oturmuşum. Önümde bir bahçe, içinde envai çeşit çiçek, rüzgar estikçe yüzüme hepsinin kokusu aynı anda gelmesine rağmen, ayrı ayrı algılıyorum yasemini leylağı papatyası yeni biçilmiş çim kokusunu..
          Yılların yüzüme çizdiği derin çizgiler gibi, kulağıma da dalga sesi çalınıyor vuruyor sahile derinden..  Her vurduğunda karadan bir parçayı beraberinde götürüyor tıpkı hayat kumsalıma çarpıp durmuş insanlar gibi.. Her kalp ve dalga karşılaşmasında sonuç bir yaralı bir egosu tatmin olmuş zanlı.  Çekildikçe kalbimin sahilinden kalbimi un ufak yapmış her gelişinde daha da aşındırmış .
          Hafif bir tebessüm yayılıyor sonra yüzüme her şey geçip gitti ya..”
          Al işte düş kurmakta yasak.. Düş kurmayı unutmuşum.. Düşe bile düş kırıklarımı saçmışım da basıyorum üstüne bile bile, canını acıtıyorum ruhumun, mazoşist gibi..  Yaşamak istediklerini es geçip hayatının sonuna doğru olan kısmı hayal eder mi insan, yaşayamadan… Zaten düş kurmasını da bilmem ki ben, cesaretimi toplayıp kurduğumda, düşümü düşüren, düş kurduranın ta kendisi oluyor.. Ne garip değil mi?
          Gerçek yaşayacaksın ey gönül, düşte neymiş. Gerçek varken bir gölge kadar gerçek olamamış düşle işin ne?
                   Öyle de mazoşistsin; böyle de..


Samyeli  Tuana
                

Her Hakkım Saklıdır®™
|l|lllll|lll||ll||lll
12041983 0545

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder